Zekatı vermek ne demek

Zekatı vermek ne demektir

Zekat niteliği ifade eder. Uygun olan şey uygunluğu sağlayan şey demektir. Zekatı verirler demek uygun olanı ve uygunluğu sağlayanı verirler demektir. Kişide vermeye uygun her ne varsa, karşı taraf için uygunluğu sağlayacak her ne varsa ki bu ilim olabilir yardım olabilir eşya olabilir yiyecek içecek giyecek türü bir şeyler olabilir para olabilir, bunları verirken ihtiyacın dışında kalan vermeye uygun şeyleri ve alıcı açısından uygunluğu sağlayıcı şeyleri paylaşmaya zekatı vermek denir. Zekatı vermek verilen şeyin uygun olması ve uygunluğu sağlayıcı olmasını ifade eder.

Tevbe 60. Ayetin geleneksel anlamda sıralanan bireyin zekat vermesi ve zekat verilecek yerlerle alakası yoktur. İlgili ayet tamamen devletin gelirleri dağıtması ve yatırım yapması ile ilgili alanları ifade eder.

Tevbe 53.De ki: İster gönüllü sunumlarda bulunun isterse gönülsüz. Neticede yaptıklarınız asla kabul görmeyecek. Doğrusu siz kesinlikle yalpalayan kimselersiniz. 54.Yaptıkları sunumların onlardan kabul görmemesinin mutlak sebebi Allah’a ve resulüne inkârcı kesilmeleri, tembelce davranmaktan öte yönelimde bulunmaya yanaşmamaları ve istemeyerek sunumlarda bulunmaları olmuştur. 55.Onların malları ve çocukları sakın sende hayranlık uyandırmasın. Allah dünya hayatında bu varlıklarıyla onlara sıkıntıyı yaşatma ve inkârcılar olarak canlarının iyice sıkıntıyı uğraması yönünde irade ortaya koymaktadır. 56.Sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Sizden değillerdir fakat korkuya kapılmış durumdadırlar. 57.Sığınılabilecek bir yer, herhangi bir mağara ya da sokulabilecekleri bir mekân bulsalar elbet sırtlarını dönecekler ve oraya kaçacaklar. 58.Sadakaların paylaşımı noktasında aralarında sana dil uzatanlar bulunmaktadır. Eğer bu paylardan kendilerine de verilirse rıza gösterirler ama onlara verilmezse o zaman öfkelenirler. 59.Onlar Allah’ın ve resulünün verdiğine razı olsalardı ya! “Allah bize yeter. Allah bize lütfundan verecektir, resulü de öyle.” deselerdi ya! “Biz Allah’ın rızasını gözetiriz” deselerdi ya! 60.Sadakalar[27] Allah tarafından belirlenmiş bir sorumluluk olarak ancak fakirler, gereksinimi olanlar,[28] sadaka memurları,[29] gönülleri İslam’a meyilli olanlar,[30] esaret altında kalanlar,[31] borç yükü altında ezilenler,[32] Allah yolunda uğraşanlar[33] ve yolculukta bulunanlar[34] için harcanır. Allah bilendir, en doğru kararı verendir. 61.Onlardan bazıları “sanki bir kulak gibi her şeyi duyuyor” diyerek nebiyi incitiyorlar.[35] De ki: İyiliğinize kulak oluyor, Allah’a inanıyor, müminlere güveniyor. Sizin inançlı olanlarınıza rahmet oluyor. Allah’ın resulünü incitenler için acıklı bir azap olacaktır.[36]

_________________

[27] Bu ayetin öncesindeki ayetler dikkate alınır ve ayet konu bütünlüğü, kitap bütünlüğü üzere algılanmaya çalışılırsa burada devletin gelirlerinin paylaştırılma esaslarından bahsedildiği görülecektir. Bu bağlamda devletin sadaka vergilerini ve diğer gelirleri nereye harcaması gerektiğinin hükme bağlandığı yoksa geleneksel anlamıyla bir birey olarak zekât dediğimiz kırkta biri nereye vereceğimiz ile ilgili bir ayet olmadığı açıkça ortadadır. Tabi ki bizler birey olarak Bakara 219 ve 267. Ayetlerin hükmünü uygularken Bakara 215. Ayette sıralanan kimseleri öncelememiz gerekmektedir.

[28] Lâfzen miskinler: Yani devlet sadaka gelirleri ile işsizlere iş imkânları sağlamalıdır, iş kurmalıdır. Fakirlere iş bulmalarına kadar eğer çalışabilecek durumda değillerse her durumda devlet desteği sağlanmalıdır.

[29] Devlet, memurlarının geçimini sağlamalı onlara bu iş karşılığında maaş vermelidir.

[30] Saldırgan davranmayan, barıştan yana olan ama Müslüman olmayan vatandaşları da devlet dikkate almak onlara da durumlarına göre bu ayette sıralanan durumlar çerçevesinde destek olunmalıdır. Yoksa bu ayet zengin olan, ihtiyacı olmayan gayri Müslimleri Müslüman yapmak için verilecek bir miktardan söz ediyor değildir.

[31] Devlet esir olanların, hürriyetini kaybetmiş olanların hürleştirilmesi için harcama yapmalıdır.

[32] Fakir olmamakla beraber borç yükü altına girdiği için işçilerine işten çıkarmak durumunda kalacaklara devlet bu sıkıntılı dönemi aşması açısından destek olmalıdır. Gerçekten fakir durumundaki borçlular ise zaten bu ayetin fakirler sınıfının kapsamındadır.

[33] Devlet toplumun menfaati için askerî olsun sağlık olsun eğitim olsun her alanda yatırım yapmalıdır.

[34] Devlet sağlıklı ulaşım alt yapısı hazırlamalı, yolculuğu kolaylaştıracak yatırımlar yapmalı, yollar yapmalı, yolcular için konaklama imkânları sağlamalıdır.

[35] Nebi vahiy alma makamını resul vahyi tebliğ makamını ifade eder. Bu bakımdan buradaki eleştiri bizzat vahiyle ilgilidir. Tüm söylemlerinin vahiyle deşifre edilmesinden şaşkın düşüyorlar.

[36] Bu ayet 41. Ayette itibaren okunduğunda ve konu bütünlüğü dikkate alındığında görülecektir ki burada kalpleri hastalıklı olan ve savaştan geri duranlarla ilgili verilen haberler karşısında “Adeta kulak gibi her sözü dinliyor” suçlamasında bulunulmakta vahyin her konuda bilgi sunması eleştirilmektedir. Bundan dolayı devamında “O sizin için hayra kulak oluyor” denerek vahyin niteliğine vurgu yapılmaktadır.

 

11 Aralık 2019-Mustafa Arıcan Ayas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dinin aslı da tezahürü de direği de salattır

Salat yönelimdir. Salatı ikame de yönelimi gereğince ifa etmek. Esselat her durum ve şart ortamına dair Kur'an nurunun insanlığa tuttuğu...